Yönetmen Tunç Okan imzalı Sarı Mercedes filmi sinemamızın nadide güzelliklerinden biridir. Geçtiğimiz günlerde filmi tekrar izleyince filmin barındırdığı detaylardan ve politik anlatısından bir kez daha etkiledim. Ben de film hakkında birkaç şey karalamak istedim. Film aslında bir kitap uyarlamasıdır. Türk Edebiyatı’nın en önemli yazarlarından olan Adalet Ağaoğlu’nun 1976 tarihli romanı Fikrimin İnce Gülü, senelerce Almanya’da fabrikada çalıştıktan sonra almış olduğu Mercedes marka arabasıyla köyüne giden Bayram’ın, Kapıkule sınırından geçtikten sonra yolda yaşadıklarını anlatır. Kitap, 12 Mart Muhtırası’nın ertesinde, siyasi açıdan oldukça çalkantılı bir dönemin Türkiye panoramasını sunmaktadır. Politik alt metni güçlü bir eserdir.
1986 yılında Tunç Okan, romanı filme çevirmek için Adalet Ağaoğlu ile anlaşır. Oldukça zorlu bir çekim sürecinin ardından film, yaklaşık beş senede ancak bitirilebilir. Yazar Ağaoğlu, filmden hem farklı bir isimle çıkmasından hem de politik alt metninin törpülenmesinden ötürü pek hoşnut olmamıştır. Öncelikle romanın yazıldığı ve geçtiği dönem ile filmin çekildiği ve geçtiği dönem arasında ciddi farklılıklar vardır. 1980 darbesinin ardından tümüyle değişen sosyokültürel altyapının, kuşkusuz filmin politik tavrına da yansıması bence gayet olağandır. Bu noktada Tunç Okan’ın kitaptan farklılaşmış tercihlerini pek yadırgayamıyorum.
Öte yandan filmin tümüyle siyasi bağlamdan kopuk olduğunu iddia etmek de büyük haksızlık olur. Kitaptan farklı olarak Bayram’ın yaşamış olduğu aksiliklere daha macera vari bir tavırla yaklaşılsa da Bayram’ın Kapıkule sınırından Türkiye’ye giriş anıyla birlikte film, esasında ülkede artık normalleşmiş birtakım çarpıklıkların altını kalın çizgilerle çekmekten çekinmez.
Ama filmin esas derdi Bayram’ın personasıdır. Bize lineer bir yol hikayesi sunulmaz. Sık sık geri dönüşlerle Bayram’ın çocukluk ve gençlik yıllarından, Türkiye ve Almanya’daki yaşamlarından kesitler görürüz. Bencil davranışlarına rağmen ondan hiç vazgeçmeyen Kezban’ı da yine bu sahnelerle tanırız. Bencillik demişken Bayram’ın saf ve temiz yurdum insanı görüntüsünün altında çok çıkarcı ve menfaatçi bir tarafı vardır. Ancak tüm bunların sebeplerini de film, Bayram’ın zor geçen çocukluğuna bağlar. Amcasının duygusuz ve katı disiplini ile büyümüş, arkadaşları tarafından örselenmiş olan Bayram, bir gün köylerine son model arabasıyla gelen Demokrat Partili adamın gördüğü itibara tanık olunca, tüm hikmetin arabada olduğuna kendine inandırmıştır. Bayram’ın Mercedes hayalinin tohumları da ilk orada atılmıştır.
Bayram, arabasına sahip olduğu anda tüm dünyasının değişeceğine ve herkesin ona artık saygı duyacağına, bu anlayışla inanmıştır. Daha ilk sınır kapısında gördüğü muamele ve insanların arabasına olan kayıtsızlığı bu açıdan onun canını sıkmıştır. Arabasının yanına umarsızca park edenlere ve dikkatsizce yanından geçip gidenlere bu sebeplerle isyan eder. Çünkü onlar Bayram’ın statü eşiği olan Mercedes’ine kayıtsız kalmışlardır.
Bayram hepi topu üç sene Almanya’da kalıp ülkesine dönmüş olsa da sanki doğma büyüme orada yaşamış gibi ülkesine yabancılaşması ve yaşadığı aksiliklere anlam verememesi, onun bir anlamda konformistliğe olan teslimiyetinin de büyük bir kanıtını sunmuş oluyor. Almanya’dan Türkiye sınırına gelene kadar tek çizik almamış arabasının sınırdan geçtiği ilk andan başlayarak giderek örselenmesi, filmde Bayram’ın karakterinin derinliklerini tanımamızla eş değer bir anlam taşır. Araba hasar gördükçe araba gibi Bayram da gözümüze biraz daha çirkin görünmeye başlar. En sonunda kaza yapıp, arabasının iyice kötü bir duruma gelmesiyle onun da hayattaki en büyük kötülüğünü öğrenmiş oluruz. Son yol ayrımına geldiğinde ne kanıtlayacak bir şeyi ne de onun tüm kusurlarını örtecek fiyakalı bir arabası vardır.
Sarı Mercedes, ilk olarak 1992 yılında Antalya Film Festivalinde gösterilmiş olup En İyi 2. Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Müzik ödüllerini, Ankara Film Festivalinde ise İlyas Salman’a En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazandırmıştır. Zaman içerisinde Türk sinemasının modern klasikleri arasında yer alan ve hala büyük beğeniyle izlenen film, sinemamız için eşine az rastlanır güzellikte bir yol ve karakter hikayesidir.