Mies Vailla Menneisyyttä (Geçmişi Olmayan Adam, 2002) Finlandiyalı yönetmen Aki Olavi Kaurismäki’nin “Finlandiya ya da Kaybedenler Üçlemesi” olarak da bilinen serisinin ikinci filmidir. Finlandiya/Almanya ortak yapım filmin klişelerden uzak olaylarıyla insana ve insan olmaya dair soft bir anlatımı mevcuttur. Filmde işlenen ana konu her ne kadar farklı olsa da alt metinde diğer iki filmde de olduğu gibi kendi benliklerinden faydalanamayan insan figürleri üzerinde durulmuş ve karakteristik açıdan insanoğlunun ne denli çeşitli varlıklar olduğu ortaya koyulmuştur. Eserin Cannes’da ödüller alması ve Oscar’a aday gösterilmesi, Kaurismäki filmografisinde öne çıkmasını sağlamıştır.
Yabancı bir şehre gelen Lujanen (Markku Peltola) Helsinki garına indiği andan itibaren talihsizliklerle boğuşmaya başlar. İlk olarak Lujanen parkta 3 serseri tarafından ağır bir dayak yer ve hafızasını yitirir. Hastaneye kaldırıldıktan sonra Lujanen’in tıbbi kayıtlara göre ölümü gerçekleşmiştir. Ancak saniyeler sonra hayata geri döner ve adını dahi hatırlamadan orayı terk eder. Ardından yoksulların barındığı konteyner kentte bir aile Lujanen’i evine alarak iyileştirir. Bu olay sonrasında Lujanen tanrının bir nimetiyle karşılaşmış olacak ki, kendi hali hazır hayatına ek olarak sıfırdan ikinci bir hayat kurar.
İkinci Hayat
Lujanen, Nieminen (Juhani Niemelä) aracılığı ile konteynerlerden birine yerleşir. Bunun karşılığında kendine ‘’Tanrının Kırbacı’’ diyen Antılla’ya (Sakari Kuosmanen) haftalık 100 markka ödeme yapması gerekir. Bir süre ödeme yapamadığı için Antılla onu köpeğiyle tehdit eder. Ancak bilmediği gerçek şudur ki Lujanen ve Hannibal çoktan dost olmuşlardır. Bunu sağlayan en temel etkense sakin bir adam olan Lujanen’e karşı Anntılla’nın sert tepkileridir. Normal standartlarda bu durumun tam tersi olması beklenirken, Anıtta’nın kaba davranışları bir noktada bu durumu absorbe etmiştir.
Lujanen, Nieminen’in daveti üzerine bir yardım kuruluşunun yemeğine gider. Orada kuruluş üyesi olan Irma (Kati Outinen) ile tanışır. Irma özel hayatında oldukça sade ve sınırlı bir yaşam süren el değmemiş bir çiçek olarak karşımıza çıkar. Yaşadığı bohem hayatındaki tek kaçışı evde kendine açtığı hareketli müziklerdir. Bu noktada müziğin saf gücü kullanılarak karakterin içsel sorunları da aktarılmaya çalışılmıştır. Neticede toplum içinde saygı görüyor olmak veya bir yere aidiyet duygusu hissetmek demek hayatını istediğin gibi şekillendirebildiğin anlamına gelmez.
Müzik öğesi sadece bu sekansla da sınırlı kalmayıp, seyir boyunca kulağa esintili blues nadideliğinde eşlik eder. Eser dikkatle takip edildiği takdirde bazı sahnelerde müzik seviyesinin aksiyona göre şekillendiğini görmek mümkün.
Irma ile arasındaki bağı güçlendirirken bir yandan da yeni yaşamındaki karakterini şekillendiren Lujanen bu dururumun farkında değildir. Ancak sadece bununla kalmaz ve çevresini de bu doğrultuda etkiler. Çeşitli iş başvurularına gider ancak adını hatırlamıyor oluşu onun için her zaman büyük bir engel teşkil eder. Bu sahneler arasında sık sık hayatın bir kişi için açtığı kapılar göz önüne gelir. Önemli olan bunları görebilmek ve değerlendirme yetisine sahip olabilmektir. Çeşitli insan tipolojileri de bu sahneler aracılığı ile belli ölçütlerde karşılaştırılır ve bireysel çıkarlar da dahil edilerek toplumsal gayeler eleştirilir. Olayların temelinde ise Lujanen’in verdiği kararlar yatar. Etik değerlerin göz ardı edilerek yapılabilecek davranışların getirebileceği sonuçlar yahut dürüstlük ve realizmin oluşturacağı getiriler izleyiciye sunulur. Lujanen başından geçen olaylar silsilesine hiç bulaşamadan da kendine çok rahat şekilde yaşam inşa edebilecekken, insani bir dürtüden olsa gerek asla yalan söylemeyerek kendini zor yoldan bilinmeyen bir geleceğe taşır.
Gerçek Hayat
Yaşanan olayları bir kenara bırakırsak, dünyada değişmeyen bazı salt gerçekler vardır. Örneğin Lujanen, Nieminen ailesinin yardımıyla ölümün şefkatli kollarından sıyrılmıştır. Ancak daha sonra o aileye elindeki sekiz patatesten yalnızca yarım patatesi reva görmüştür. İnsanoğlunun nankörlüğüne ve bencilliğine karşı bir ithaftır bu durum. Lujanen ise kendini ‘’realizm’’ adı altında savunmuştur. Halbuki o daha hiçbir şeye erişememişken çevresindekiler ona destek olmuşlardır. Lujanen’in değişimi bu sahneyle tescillenir.
Bir başka gerçek ise geçmişi olmayan bir kimsenin bu hayatta barınamayacağıdır. Her insanın bir yaşanmışlığı ve hayata bir noktada röveşata çekmişliği vardır. Lujanen’in o kritik zamanı tam da içinde bulunduğu zaman döngüsünde yaşanmaktadır. Bununla ilgili olarak: Bir olaya karışan Lujanen geçmişini ve adını halen hatırlayamadığı için polis tarafından alıkoyulur. Şans eseri de olsa İş bulduğu yardım kuruluşu aracılığı ile haklanmayı başarır. Ancak kimliği halen tespit edilemediği için araştırmalar devam eder. Bu esnada Irma ve Hannibal ile kendini yeniden keşfeden Lujanen, hayatına olduğundan daha iyi bir şekilde devam eder. Sonuçta geçmişinizi bilmeseniz de her şey yolundaysa detayların çok da önemi yoktur. İnsanlığın makinalardan farksız kuramları…
Dünya bir kişinin ekseninde dönmüyor, hiçbir zaman ve hiçbir yerde. Lujanen için de bu durum aynıdır. Polisler Lujanen’in barakasına gelerek ona kimliğinin ‘’karısı’’ tarafından tespit edildiğini ve adının Jaakko Antero Lujanen olduğu gerçeğini iletirler. Lujanen’in kendisine kaçış yolu olarak kullandığı realizmin, onun suratına bir tokat gibi çarpışına bu sahnede şahitlik ederiz.
Lujanen kendi geçmişiyle yüzleşmek adına gerçek hayatına döndüğündeyse bambaşka bir olayla karşılaşır. Bölüm sonunda Irma ve Lujanen ikilisini baz alarak konuşmak gerekirse, kimilerinin ölümü bazılarının yeniden doğuşlarına yol açar.
İnsan olmanın ne denli basit bir eylem olduğunu bu kadar yalın anlatabilen ve yine insanoğlunun bu eylemi bir o kadar kendisinin zorlaştırdığını gösteren oldukça başarılı bir eser. Kamera ve görüntü açısından gerçeğe çok yakın bir ütopya yaratılmış. Son olarak bir detay eklemek gerekirse, kafelerde geçen sahnelerdeki dekorlara dikkat edildiği takdirde, duvarda 1995 yılında vefat eden ve Yönetmen Aki Kaurismäki’nin ekibinde çok sayıda filmde yer alan ünlü aktör Matti Pellonpää’yı görmek mümkün.
Mies Vailla Menneisyyttä (Geçmişi Olmayan Adam, 2002) filmine MUBI‘den ulaşabilirsiniz.