Bu yılbaşında sıradanlığın dışına çıkarak, farklı dünyalara açılmak isterseniz sizi Tim Burton yolculuğuna alalım.
Alman Dışavurumcu Sinema akımının etkilerini benimsemiş yönetmenlerden biri olan Tim Burton, kendi döneminde ve süregelen yıllarda kendine has biçimde oluşturmuş olduğu üslubuyla sinemanın gotik/grotesk ustalarından biri haline gelmiştir. Karanlıklar içinde ve hümanist bir yaklaşımla oluşturulmuş karakter tipolojileri ve sinemanın müzikal, şiirsel öğeleri bir arada kullanılarak tabiri caizse ‘’ötekilerin’’ sinemasını beyaz perdeye taşımıştır. Sinematografik açıdan gencinden yaşlısına geniş bir yelpazeye ışık tutan yönetmen, daha gençlik yıllarından itibaren başladığı karikatüristik çizimleriyle de sinema ve resim öznelinde iki sanatı harmanlayarak izleyiciye benzersiz işlerden oluşan bir yaklaşım sunmuştur.
1. Edward Scissorhands (Makas Eller), 1990
Esinlenilen karakterler ve konu bütünlüğüne bakıldığında Tim Burton’ın en çok öne çıkan eserlerinden biridir. Edward (Johhny Depp) oldukça zeki bir mucit tarafından tasarlanmış robotvâri bir insandır. Edward’ın görüntüsü ve makaslardan yapılmış elleri insanları ürkütse de bir öz olarak birçoklarından daha iyi bir insan olduğu söylenebilir. Bütün duyguları tam anlamıyla özümseyip bunları nitelendiremeyen Edward yaratıcısının gözünde bir evlat, toplum cephesinde ise bir ucube olarak görülür. Diğerlerine karşı farklılıkları olan Edward, insanoğlunun ikiyüzlülüğüne en ön saflarda şahit olarak kendi inzivasına çekilmeye karar verir.
2. The Nightmare Before Christmas (Noel Gecesi Kabusu), 1993
Jack Skellington (Chris Sarandon) Cadılar Bayramı Kasabasının Balkabağı Kralı’dır. Jack dahil olmak üzere diğer kasaba sakinleri korku öğesinin vücut bulmuş halleri olsalar da korkuyu insanları korkutmak amaçlı değil, iyi bir olgu olarak görürler. İnsanların korkmaktan keyif aldıklarını düşünürler ve esprili bir sunumla bu durumun güzellemesi yapılır. Yıllardır aynı kutlamalarla ilerleyen kasaba etkinliklerinden sıkılan Jack ruhunu besleyecek yeni bir şeyler arar. Şans eseri bir geçitten geçerek Noel Kasabasına rastlar. Buradaki Noel ruhu Jack’i öylesine etkilemiştir ki kendi kasabasına döndüğünde bu ruhu kendi gotik kasabasında da yaşatmak ister. Ancak işler Jack’in sandığının aksine pek de iyi gitmez. Tim Burton’ın filmografisinde önemli yer tutan müzikalitenin de etkileriyle akışkan bir Noel gecesi fantezisi bize eşlik eder.
3. Charlie And The Chocolate Factory (Charlie’nin Çikolata Fabrikası), 2005
Roald Dahl’ın aynı adlı kitabından uyarlanan eserin yönetmen koltuğunda Tim Burton oturmaktadır. Charlie (Freddie Highmore) adında küçük bir çocuğun gözünden bir anlatımla sunulan hikâyede bencilliğin ve insanların insanlıktan uzak tutumları iğne iplikle işlenmişçesine ince ince aktarılır. Dünya’nın en kaliteli çikolatalarını üreten Willy Wonka (Johnny Depp) yaşadığı buhran sonucunda çok değerli bir karara varır. Bu karar neticesinde Charlie’nin çok da renkli olmayan küçük dünyasında büyük değişimler yaşanır. Seyir zevki oldukça keyifli olan masum bir hikâye…
4. 9 (Dokuz), 2009
Yapımcılığını Tim Burton’ın da üstlendiği 9, artan teknolojinin yaratabileceği potansiyel sonuçlarına atfedilmiş bir eserdir. Aynı ‘’Makas Eller’’ filminde olduğu gibi bir deha tarafından yaratılmış olan 9 adet bez bebeğin hikayeleri işlenir. Teknolojik gelişmelerin avantajlarından ziyade dezavantajlarının öne çıktığı filmde, 9 numaralı minik kahramanın bir anlık merakı, geçmişe yönelik felaketlerin fitilini yeniden ateşler. Bu olayın ardından 9, yalnızca kendini değil ondan önce var edilmiş tüm numaraları da birlikte tutmak, korumak ve kurtarmak zorundadır. Bu erdemli hikâyede insanlığın politik çıkarlar uğruna harcadığı hayatlar da bir nebze gerçekliğe dayandırılarak izleyiciyle buluşturulmuştur.
5. Alice in Wonderland (Alis Harikalar Diyarında), 2010
Lewis Carroll’ın aynı adlı kitabından uyarlanan bu fantastik eserin yönetmen koltuğunda Tim Burton oturmaktadır. Kendi içinde katman katman açılarak birden fazla bakış açısının çizgisel öykünün yerini aldığı Alice Harikalar Diyarında filmi, toplumdan fazlaca ötekileştirilmiş karakterlerin grotesk bir dünyada bir araya gelmeleriyle oluşturulmuş gizemli bir eserdir. Ailesinin istediği hayatı yaşamak istemeyen Alice (Mia Wasikowska) bahçede gördüğü bir tavşanın ardına düşerek kendini bilinçdışı bir ütopyada bulur. Burada tanıştığı Şapkacı (Johnny Depp) adındaki karakter -Charlie’nin Çikolata Fabrikasındaki Willy Wonka karakterine benzemesi yönünden ilginçtir- Alice’e bu serüvende her şeyiyle eşlik edecektir. Eğer bu Noel’de gizemli ancak bir o kadar da fantastik bir film arıyorsanız iki filmden oluşan Alice Harikalar Diyarında serisi sizin için bulunmaz hint kumaşı niteliğinde olacaktır.