Gelecek Uzun Sürer, Sonbahar, Âşıklar Bayramı’nın ardından Özcan Alper’in yönetmen koltuğunda oturduğu Karanlık Gece tanıdık bir Anadolu hikayesi ile seyirciyi selamlar. 59. Antalya Altın Portakal Film Festivalinde En İyi Film ve En İyi Senaryo ödüllerine layık görülen film; senaryosu Murat Uyurkulak ile Özcan Alper tarafından kaleme alınır. Karanlık Gece, Türkiye’de ve bu coğrafyadaki kolektif işlenmiş bir kötülüğün ve gerçeğin çoğunluk lehine anlatılması ile azınlığın yaşadığı linç kültürüne bir bakıştır.
Film açılış sahnesini, heyecan ve öfkeyle toplanmış ellerinde sopalar ve silahlarla giden bir grup genç ile başlar. Bu heyecanlı ve öfkeli kalabalığın nereye gittiği öğrenemeyiz. Fakat bu sahne seyirciye film hakkında ufak bir ön izlemeyi gösterir. Özcan Alper’in kendine özgü sinematografisi ile Karanlık Gece başlar. İki parça şeklinde çekilen film, geçmiş ve şimdiki zaman olarak ayrılmıştır. Parçaları birleştirme kısmı ise seyirciye bırakılır.
DİKKAT SPOILER!
Film şimdiki zaman ile başlar ve seyirci ana karakterlerinden biri olan İshak ile tanışır. Annesinin ölüm döşeğinde olduğunu anlatan bir telefon konuşmasının ardından İshak, sırtında bağlaması ve motoruyla yedi yıl önce ayrıldığı dağ kasabasına doğru yola çıkar. Film geçmiş zaman ile devam eder, meyhanede toplanmış kasaba gençleri ve elinde bağlamasıyla oturan İshak ile sırtında gitarıyla kasabaya yeni gelen genç, yakışıklı Memur Ali tanışır. Fakat Afrika halk müziği olan zil sesinin memur Ali’nin telefonundan çalmasıyla meyhanedeki kasaba gençleri alayla karışık rahatsızlıklarını dile getirirler. Şehirli gencin farklı olduğu ilk dakikalardan itibaren kasaba gençlerine ve seyirciye fark ettirilir. Memur Ali ile kasaba genci İshak arkadaş olmaya başlarlar. Birlikte göle yüzmeye giderler, gitar çalarlar ve bağlama eşliğinde şarkı söylerler. Ardından, İshak babasıyla olan anılarını Ali’ye anlatır. İki farklı kültür prototipi ile büyüyen karakterlerin farklılıkları ‘baba’ olgusu ile tekrar hatırlatılır.
İlerleyen sahnelerde seyirci genç, güzel bir kız olan Sultan ile tanışır. Sultan ve İshak arasında duygusal bir bağ vardır. Fakat Sultan’ın asıl isteği okumak ve kasabadan gitmektir. Tam da bu sıralar da şehirli, kültürlü memur Ali ile tanışır. Ali, Sultan’a matematikte yardım etmeye başlar ve Sultan yavaş yavaş Ali’den hoşlanır. Kasaba gençlerinden biri Sultan’ı Ali’nin evine girip çıkarken görür ve bir gece Ali’nin camını taş ile kırar. Taşra kültüründe bir uyarı mahiyeti taşıyan bu taşın neden atıldığını Ali çözemez ve günlük hayatına devam eder. İlerleyen dakikalarda Sultan ve Ali arasında bir yakınlaşma olur tam o sıralarda dışarıda seslerin geldiğini duyan Ali tedirgin olur ve Sultan’ı durdurur. Bu yakınlaşma sonrası reddedildiğini düşünen Sultan, Ali’ye kasaba dedikodusunu söyler:
“-Kasabada konuştukları doğruymuş demek.
-Ne konuşuyorlar kasabada?
-Sen şeymişsin, öyle misin?”
Kanunları ve yönetmeliklere sıkı sıkıya uygulayan memur Ali yabani hayvanları yakalamak için kurulan kapanları kaldırmasıyla kasaba halkını iyiden iyiye rahatsız eder. Tüm kasabanın dikkatini üzerine çeken Ali, artık herkesin rahatsız olduğu biri haline gelir ve iş arkadaşı tarafından sorgulanır.
Söylentiler kısa zamanda tüm kasabaya yayılır. Ali ile arkadaş olan İshak sıradan bir günde kasaba gençleri ile oyun oynarken, arkadaşlarından birinin ‘seninki’ diye Ali’yi tarif etmesiyle doğup büyüdüğü kasabanın jargonunda kullanılan tanımdan rahatsız olur. ‘Eril zihniyet’ ile büyüyen İshak bu tanımlamayı kaldırmaz ve arkadaşı ile kavga etmeye başlar. Tam o sıralarda mahalle gençlerinden birinin Sultan’ının Ali’nin evine girip çıktığını söyler. İshak hem Sultan’a olan hisleri hem de arkadaşlarının Ali ile aralarındaki arkadaşlığı tanımlama biçimi öfkelendirir. Kasaba eşrafı ile köyün dışına taşınan Ali’nin evine giderler. Ali, İshak ile karşılaştığında ne olduğunu anlamaz, onu hoş geldin ile içeri davet eder. Daha sonra ışıkların yanması ve kalabalığı görmesi ile Ali kaçmaya çalışır fakat başaramaz. Köylülerin linçlemesi ile yerde kanlar içinde kalan Ali son defa İshak’a seslenir. Ali’nin öldüğünü gören kasabalılar cesedi bir obruğa atarak ortak oldukları suç ile hayatlarına devam ederler. Fakat İshak için durum öyle olmaz, hayatına devam edemez ve kasabayı terk eder. Daha önce köyden neden ayrıldığını bilmediğimiz ana karakterin işlenmiş suçun faillerinden biri olduğunu seyirci fark eder ve tüm parçalar yerine oturur.
Film son sahnelerine ilerlerken, suçun failleri İshak’ın dönüşünden rahatsızdır. İshak ise arkadaşı Ali’nin cesedini yahut kemiklerini bulup ailesine teslim etmek ister. Çünkü Ali’nin babası, yedi yıl boyunca tüm Toroslarda oğlunun kemiklerini bulma umuduyla gezer. Tüm kasaba ahalisi sessizlik antlaşması imzalamışçasına susmasına İshak bir son vermek ister. Suçun diğer faillerine tüm olayı üstüne alacağını sadece Ali’nin cesedinin hangi obruğa atıldığını öğrenmeye çalışır. Fakat günlük hayatın telaşelerine kapılmış suçun diğer failleri tekrar sessiz kalmayı seçerler. Fakat İshak yaşadığı bu vicdan azabını Ali’nin cesedini bularak son vermeyi ümit eder.
Film son sahnesinde, Sultan’dan İshak’a bir not gelir, Ali’nin cesedinin hangi obrukta olduğu notta yazılıdır. İshak, obruğa iner fakat obruğa indiği anda kasaba gençleri halatı keser ve İshak, Ali’nin atıldığı obruğa düşer. Ali ve İshak aynı obruğa, aynı kişiler tarafından atılarak aynı sonu paylaşır.
Toplumun saf kötülüğünü işaret eden linç kültürü bu topraklarda farklı olanlara karşı yöneltilen bir kıskançlık halidir. Alışılagelmişin dışında olanlara karşı sabrın son sınırlarında olan toplumlarda kıskançlık şiddete dönüşür. Karanlık Gece’de linç kültürünün azınlığa şiddet olarak yöneltilmesine ciddi bir bakış sunar. Çok doğru seçilmiş oyuncuları ile Karanlık Gece izlenilemeye değer bir film. Ayrıca, İshak karakterine hayat veren Berkay Ateş ile Ali karakterini canlandıran Cem Yiğit Üzümoğlu’nun performanslarına değinmeden geçmek olmaz. Özcan Alper, özgün sinematografik tarzından ödün vermeyerek Karanlık Gece’de seyirciyi tekrar görsel olarak etkilemeyi başarır.
Son olarak eklemek gerekirse; Dostoyevski’nin dediği gibi “Bir grubu bir arada tutmak istersen mutlaka ortak bir suç işlet.”